Menu
Your Cart

Melk sokaklarında dolaşırken, orijinalliğini korumuş olan tarihi binalar sizi başka bir tarihin içine çekecek.

Melk sokaklarında dolaşırken, orijinalliğini korumuş olan tarihi binalar sizi başka bir tarihin içine çekecek.

Melk sokaklarında dolaşırken, orijinalliğini korumuş olan tarihi binalar sizi başka bir tarihin içine çekecek.

Viyana'nın batısında, Tuna Nehri üzerinde bulunan bir Avusturya şehridir. Şehrin yukarısına inşa edilmiş Altın heykel kubbeli Abbey Kilisesi'ni süsleyen ve orta çağ el yazmalarının bulunduğu büyük kütüphaneyi bünyesinde barındıran 11. Yüzyıla ait “Melk Manastırı” ile bilinir. Umberto Eco, “Gülün Adı” romaninda Melk Manstirindan esinlenmiştir.

Melk'in güneyinde kültürel sergilere ev sahipliği yapan Renaissance Schallaburg Kalesi'ni de görmenizi tavsiye ederiz. Melk sokaklarında dolaşırken, orijinalliğini korumuş olan tarihi binalar sizi başka bir tarihin içine çekecek. Ayrıca Haus am Stein yani “kayadaki ev” ev anlamına gelen mimari yapı bölgenin en eski binası özelliğine sahiptir. Belediye Binası (Rathausplatz), Hauptstrasse ve Ana Meydan (Hauptplatz) ile Kremser ve Wiener Caddeleri tarihi merkezi oluşturan önemli yapılardandır.

Melk'ten Tuna Nehri boyunca yaklaşık 16 kilometre kuzeyde, Wachau Vadisi'nin muhteşem manzarasına sahip dik bir uçurumda, nehrin 300 metre yukarısında bulunan Aggstein Kalesi'nin (Burgruine Aggstein) muhteşem mimarisine hayran kalacaksınız. 1231 yılında kurulan ve yeniden inşa edilen kale; kuleleri, mutfak ve yemek salonu, şapel ve güçlü duvarları ile kalan bölümleri göz kamaştırıcı güzelliğe sahiptir.

Tüm bunların yanı sıra nehrin muhteşem manzarasına ev sahipliği yapan Tuna kıyılarına inerek yürüyüş yapmayı unutmayın.

250